Avni Abdullah

Balkanlar  üzerine  söylentiler,  mitler  vardır. Radoviş  doğumlu,  şair İlhami  EMİN  tezatları  vurgulamak  için  Balkan  sözcüğünü  ayrıştırır: bal  ve  kan. Günü  gelir  bal  gibi  geçinirler, derken kara  bulutlar  belirir, kanlı  olaylara  gebe  kalır  bu  cennet  mekan.

Sular  da  rol  oynar Balkanlar  da: kuzeyinden akan  Tuna Balkanların  üst  sınırlarını  belirler. Alt  kısmını  ise Ege, Akdeniz, Adriyatik  denizleri  çevrelerken, doğuda  Türkiye o muhteşem boğazlarıyla yarımadanın doğu sınırlarını çizer.

Ünlü  Homer Balkanlarla ilgili nüktesi  ilginçtir. Olimpia Dağında yaşayan  tanrılar canları sıkılınca

Dünyada  savaş  çıkartıp, aralarında  eğlenirler der. Tanrılar pek sık  sıkılmış  olacak ki, eğlenebilmek  için Balkanlara her özelliği vermişlerdir: Avrupa ‘yı  Asya  ile  yakın doğuya  bağlayan  ana  damarlar  üzerinden  geçer. Tarih  boyunca askeri seferler  olur, ordular  yüzbinlerce askeriyle  Balkanları  bir  baştan başa geçerler. Bununla kabahati  illa da el alemin ordularına attığım anlaşılmasın: bu  toprakların öz  evlatları da dış işgalcinin yapmadığının  alasını yaparız. Yalnız  tanrılar sıkılacak değil ya? Biz fani kullar da sıkılınca, eğlenmek için birbirimizin boğazını sıkar, benim dedem bu topraklara senin dedelerinden iki saat önce gelmiştir, ondandır haklarım sizden daha çoktur. Sen cami duvarına tu kaka yazarsan, ben de senin  kilisenin duvarına daha beterini karalarım.

Kızım Üsküp devlet tıp fakültesini bitirdi yıllar önce. Hristiyan öğrenciler anatomi dersi için  gereken kafatası ve kemikleri  Müslüman mezarlığından, Müslüman öğrenciler de  kafatası ihtiyaçlarını  Hristiyan mezarlığından temin ederlermiş. Aklınızdan geçenleri biliyorum: sen hangi mezarlığı kazıyıp, el alemin kafatasını  eve getirdin?-diyorsunuz içinizden, biliyorum. Ben mezarlıktan korkarım. Hele herkes  el eteğini çektikten sonra, gece karanlığında mezarlığa gidip kafatası kazıyacak yürek kulunuzda ne gezer?  Ödüm patlar. Şükürler olsun, kızım bir Makedon arkadaşından kafatasını temin etti. Aile olarak toplandık, bu kafatası kimindir? Müslüman mı yoksa Ortodoks Hristiyan mı konusunda müthiş bilimsel tartışma yaptık ailece. İnsan haklarına düşkün kızım; Hristiyansa eve rahip, yok Müslümansa Murat Paşa Camiinin imamı Raşit Efendiyi eve davet edip duasını okuturuz demez mi. Kızım; baban Yunanistan mı Avrupa Birliği yardıma koşsun? Biz de Fatiha okuruz olur biter. bir Müslümanın kafatası olduğu  sonucuna ulaştık;  Evdeyken, gece gündüz, Fatiha okur olduk. Dedim ya, Balkan Balkanlılara benzer.

Makedonlar eski bir millettir. Kültürlü bir millettir. Biz Türklerden daha çok, Antalya, Kemer’e gitmişlikleri vardır. Nasılsa, biz Türkler anavatanımızı cepte keklik bildiğimizden, pek gitmeyiz. Gidersek de akrabaların yanına postu sereriz. Makedonlar ise akrabaları olmadığından, bizim gibi şanslı değillerdir? Ondandır Antalya, Bodrum, Marmaris’e gitmeleri. Kendileriyle sohbet ederseniz, ilk yapacakları şey Amerikalılara küfretmektir. Dünyanın en zalim milleti Amerikalılardır. Dünyayı karıştıran, balkanların geri kalmasına neden olan millet Amerikalılardır. Hava bozulursa, kış uzun sürerse, yazın çok sıcak olur da, yağış olmazsa bilin ki Makedonlara göre bunun faili Amerikalılardır. Ruslar ise çok daha sevimlidirler. Bütün övgüler onlara yapılır. Bir de göz kırpıp, seslerini kısar, büyük sır söylercesine : Putin’in denemesini yaptığı son bombayı  duydunuz mu (!) Duymadım desem utanacağım, nerden duyacağım ki. Duydum duydum diyorum da bu kadar Rusları öven, Amerika’ya küfür eden, Makedonlardan Allah’ın kulu çıkıp da o pek övdükleri  Rusya’ya gitmez. Tıpkı bizim kimi Müslüman kardeşlerimiz gibi gün gece kutsal toprakları andıkları halde, fırsatını bulunca yaşamak ve eğitim almak için ilk fırsatta Amerika ve Avrupa’ya göç ettikleri gibi, Makedon fırsatını bulunca Rusya yerine, Amerika, Kanada ya da Avustralya’ya gider. Sanki oralar, onların interlandıdır.

Müthiş evcimen millettirler. Kışlık erzaklarını; sucuk, pastırma evde hazırlarlar, hatta rakı şaraplarını bile kendi üzüm bağlarından temin edip, evde üretirler. Tutumludurlar. Genelde eğitime verdikleri paraya pek acımazlar, fakat inatları inattır.

Bilmem ‘’Muhteşem Yüzyıl’’ dizisini izliyor musunuz? Hürrem Sultan, Ukrayna asıllı olup, gerçek adı Roxanna’dır. Mezarı da daha doğrusu türbesi, Süleymaniye Camii’nin külliyesindedir. Sultan Süleyman türbesinde, yanında kızı Mihriban Sultan yatar. Türbeyi anlatmamın nedeni var. Ukraynalılar Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirdiklerinde, resmi temaslarını bitirdikten sonra doğruca Süleymaniye camisine gider, resmi  protokol  ziyareti gerçekleştirerek Hürrem Sultanın kabrine, çiçek çelenk takarlar. Hatta Hürrem in heykellerini  Ukrayna’da da yaptırmışlardır. Ve bundan övgüyle söz ederler. O hem Osmanlı tarihinin, Banu’su  hem Ukrayna tarihinin bir simasıdır. Hürrem Sultanla gurur duymalarında yerden göğe kadar haklıdırlar.

Buna benzer bir olay da İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan, Büyük İskender’in lahitidir. Dünya’nın en kıymetli, arkeolojik buluşu kabul edilir. Ve olağanüstü bir afet durumunda, Türkiye’de kurtarılacak 50 eser arasındadır. Hakkında binlerce eser, Fransızca, İngilizce, Almanca, Japonca yazılmış olup, cam muhafaza içinde korunan bu muhteşem eseri, Dünya’nın her yanından milyonlarca insan, İstanbul’a gelerek seyrederler. Gerçekten Makedonların guru duyacağı bir eserdir bu. Nedense hiçbir Makedon resmi heyeti, gelip de resmen bu kabri pek ziyaret etmemektedirler. Koca İskender’e yapılan muamele, haksızlık değil midir?

Keşke yalnızca Büyük İskender olsaydı. İstanbul’da ki Makedon- Bulgar kilisesinin girişinde, bir Makedonyalı azizin kabri vardır. Kendisi Köprülülü ‘dür. Mezarı üzerinde de” Patrik, Rodom od Veles  (Köprülülü patrik) yazdığı gibi, kabrinin konumuna göre çok önemli bir zat olduğu bellidir. Ben birkaç Makedonyalı dostumun buraları ziyaret etmesini sağladım. Fakat ne de olsa Köprülülülerden yöneticilerin gelip, bir saygı göstermeleri gerekmez mi diye düşünüyorum! Bendeniz gayri ciddi Müslüman bir Türk olarak ancak bu kadarını yapabiliyorum. Şimdilik burada noktayı koyalım, bu Balkanlar  Makedonlar konusun gayri ciddi şekilde gelecek yazımızda da değinmeye devam edeceğiz. Yapacak önemli, akilane  bir işiniz yoksa yazımı okuyun.